Şimdi size Kuşadası’ndaki saçma siyaset anlayışının uzantısı olan, komik mi yoksa trajik mi olduğuna bir türlü karar veremediğim bir haberden ve yansımasından söz edeceğim. Gelin birlikte düşünelim.

Üniversitelerin felsefe bölümlerinin birinci sınıflarında anlatılan eğlenceli bir hikâye vardır; meşhur sandalye hikayesi. Eminim çoğunuz duymuşsunuzdur. Hikâyeye göre felsefe bölümünde hoca sandalyeyi sınıfın ortasına koyar, herkese sınav kâğıdı dağıtır ve öğrencilerine sorar: “Şimdi bana bu sandalyenin var olup olmadığını ispatlayın”. Çocuklar şaşkındır. Ne yazacaklarını bilemezler. Herkes bir şeyler karalar, sayfalar dolusu felsefe anlatırlar. Aristoteles’ten girerler, Derrida’dan çıkarlar. Ama bütün sınıf sınavdan sıfır alır. Bir kişi hariç…

Herkes o kişinin de sıfır aldığını düşünür, çünkü çok kısa sürede sınav kağıdını verip çıkmıştır. Boş kâğıt verdiği düşünülür. Ancak o öğrenci sınavdan 100 alır. Çünkü sınav kağıdına şöyle yazmıştır: “Ne sandalyesi, ben sandalye göremiyorum ki hocam!”. Evet hikâye çok eğlencelidir. Ancak sadece hikâye olmak bakımından eğlencelidir. Gerçek hayatta böyle bir olay yoktur. Gerçek hayata uygulanmaya çalışıldığında trajikomik sonuçlar ortaya çıkar. Tıpkı bugün Kuşadası’nda yaşadığımız “müze yoktur, ne müzesi?” haberinin saçmalığında olduğu gibi.

Bizim aklı evvel muhalif basınımız bu hikâyeyi dinleyip dinleyip geçen gün böyle bir “müze yok” haberi yayınladı. Hızlı hızlı karaladıkları kağıtlarına halkın 100 vermesini bekliyorlardı, ama sıfırı alınca şaşkına döndüler. Yine sınıfta kaldılar.

Güney Ege Kalkınma Ajansı desteğiyle restore edilen müze kurulmuş, içine mineral ve fosiller konulmuş, Kuşadası Belediyesi tarafından müzenin kaydedilip açılması için Kültür ve Turizm Bakanlığına başvurusu yapılmış. Ayrıca CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu geçen hafta toplu açılış töreninde müzenin açılışını da yapmış. Müze kapılarını ziyaretçilerine açmak için gün sayıyor. Ama bizim zekâ küpü sözde muhalif basınımız koca müze binasını, içindeki mineral ve fosil örneklerinin fotoğraflarını, videolarını gördükleri halde, “Müze yok ki, bana ne, bana ne!” diye yazdı. Sanıyorlar ki bunu yazdıkları için halk onlara 100 verecek, ama ben söyleyeyim yüz vermeyecek, onlara yüzünü dönecek, hatta döndü.

Onlara tavsiyem sadece eğlenceli öykülere kapılıp bu tarz saçma sapan haberler yayınlamamalarıdır. Kendileri gibi güya muhalefet yapan zekâ küpleri bu ve bunun gibi ontoloji konulu haberlere pirim verebilirler, ancak gerçek hayatta o var mıdır, bu var mıdır soruları sorulmaz. Müze de var, mineral de var, fosil de var arkadaş. Kör müsünüz? Anlaşılan körsünüz, anlaşılan gerçek hayattan kopmuşsunuz. CHP ve Ömer Günel düşmanlığı gözlerinizi kör etmiş, aklınızı da…

Acilen gerçek hayata dön ey muhalif basın! Dön ki sağlıklı muhalefet olsun. Ama nerede?

Sizlere naçizane bazı uyarılarda bulunmayı kendime insani bir görev sayıyorum. Zamanınızı böyle boş beleş işlerle harcamayın. Var olan bir şeyi yok gibi göstermeye çalışarak milletin aklıyla dalga geçmeye çalışmayın. Tabi ki o müze siz görün diye yapılmadı, zaten görmenizi de hiç kimse beklemiyor. Ama konu bu değil. Konu, görünen şeyi bile yazamamanız. İşiniz gerçekten zor be kardeşim! Kendinizce gazeteci olmaya çalışıyorsunuz, ama görüneni bile yazamıyorsunuz. Sanırım sebebi Ömer Günel’in hayata geçirdiği alışılmadık derecede çözüm odaklı ve hızlı belediyecilik olsa gerek. Belediyecilik hizmetleri o kadar hızlı gerçekleşiyor ki, yetişemiyorsunuz. Hizmetler vııjjttt diye geçiyor, göremiyorsunuz bile! Velhasıl kelam size hiç kimse 100 veremeyecek farkında mısınız? Değilseniz de farkına varın artık; Kuşadası halkı size sıfırı bastı!

Gelelim bu zekâ küpü muhalif basının arkasındaki zekâ küpü kuklacıya, kuklacılara…

Sadece sözde muhalif basın değil, arkasındaki siyasi güçlere de Kuşadası halkı çoktan sıfırı bastı. Aday olma hayali kuran siyasetçi, evet senin de işin zor kardeşim. Dün iki yalan atıp, iki tezgâh kurarak belediye başkanı olabiliyordunuz. Ama bu saatten sonra artık çok zor. Sizler sadece müzeyi değil, artık Kuşadası’nda siyaset şansınızın kalmadığını da göremiyorsunuz. Kendinizce siyaset yapmaya, eski yalanlarla yeniden var olmaya çalışmanız boşuna. Çünkü Kuşadası halkı size sıfırı bastı bile! Sizin aksinize Ömer Günel Kuşadası halkından çoktan 100 aldı, ama felsefe dersinden değil, belediyecilik dersinden.