5 yıllık iktidarı boyunca haklı olarak kendi kişiliğine en uygun olduğunu düşündüğünden ana politikasının zeminini “güç” olarak belirleyen %29,5 Ömer, şu günlerde herkese parmak sallamak yerine mavi boncuk dağıtırken, aniden eskiye dönüş yaptı. Bu ayki belediye meclisi toplantısında CHP çoğunluğunu kullanarak, İyi Parti’nin komisyonlar için kendi adaylarını belirlemesine izin vermedi. Yani muhalefet partisinden komisyonlara kimin alınacağına %29,5 Ömer ve CHP’liler karar verdi. Ne kadar demokratik değil mi!

Bu yazıyı başka bir yazma nedenim de CHP’li bir dostumuzun ‘haticeye değil, neticeye bak’ içerikli yazısı oldu. Sohbetini çok sevdiğim profesyonel laklakçı dostumuz sosyal medya paylaşımında seçimde tek kazananın %29,5 Ömer olduğunu iddia etmiş. Oylarının dibe çakılmasının önemi yokmuş filan diye epey bir gevelemiş. Ama dostumuzun iddiasının aksine seçim sonucunun siyasal açıdan tek değerlendirmesi olabilir: Muzaffer mağlubiyet? Kazanmak her zaman kazanmak değildir arkadaşım. Bunu en iyi senin bildiğini düşünüyorum.

Dostumuza bazı şeyleri anlatalım ki hem o hem Kuşadası kamuoyu %29,5 Ömer’in siyasi aksiyonlarını tam olarak anlayabilsin. Öncelikle sormak isterim ki; ağzından demokrasi lafını hiç eksik etmeden baskıcı yönetim tarzıyla her alanda tahakküm kurmaya çalışan %29,5 Ömer’in rol modeli sizce kim olabilir? Yani demokrasi adı altında toplumu bir cendereye sokan, en küçük bir muhalefeti bile silmeye çalışan bu yönetim anlayışı kimde var? Size de bu yönetim anlayışı birini hatırlatmıyor mu? Evet bildiniz: Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan. CHP’lilerin ben bildim bileli Tayyip Bey’de eleştirdiği ne varsa %29,5 Ömer’de fazlası var, eksiği yok. Bu yüzden halk ona “Küçük Tayyip” diyor ya zaten. Ama sorsan en demokrat %29,5 Ömer. Ne demokratı? Kuşadası’nın üstüne resmen kara bulut gibi çöktü. Halkın nefes almasına bile izin vermeyen bir siyasal anlayış bu! Adeta Kuşadası’na bir deli gömleği giydirilmiş gibi!

Tahakkümün sadece ekonomi ve siyaset ilişkileri üzerinden kurulacağını Tayyip Bey gibi çok iyi bilen %29,5 Ömer, koltuğundan aldığı siyasal güç ile bu sayede elinde bulundurduğu devasa ekonomik gücü Kuşadası’nda tahakkümünü pekiştirmek için kullanıyor. Seçim öncesi onu ne karşılığı sevdikleri kolaylıkla tahmin edilebilecek arkadaşları tarafından ödendiğini iddia ettiği 200 milyon liradan fazla para harcayarak oluşturduğu dev propaganda mekanizmasıyla epilasyonlu ve botokslu mahcemalini cümle aleme ezberleten %29,5 Ömer’in afişleri vardı ya, işte onlar bu tahakkümün önemli bir aracıydı mesela. Tıpkı Tayyip Bey’in oluşturduğu dev propaganda mekanizması gibi…

Nasıl Ak Parti’nin trolleri varsa, yandaş medyası varsa, tetikçi gazetecisi varsa, %29,5 Ömer’in de var. AKP’nin 5’li çetesi var da %29,5 Ömer’in yok mu sanıyorsunuz? Kuşadası’nda tam sosyal kontrol sağlamaya çalışıyor. Kurumları birer birer telsim almaya çalışıyor, çoğunlukla alıyor da! Sadece STK’lar değil bazı kamu kurum ve kuruluşlarının müdürleri, kamu yöneticileri de %29,5 Ömer’e teslim olmuş durumda. Elbet paraya ve güce tamah etmeyen, biat etmeyenler de epey var. Anlayacağınız bir yanda kamusal çıkarlar varken, diğer yanda kişisel çıkarlar var.

Bu durum Kuşadası’nda toplumsal ayarları bozuyor. %29,5 Ömer’in elindeki siyasal ve ekonomik gücü kendi çıkarları için kötüye kullanarak tahakkümünü pekiştirmeye çalışması, aslında kamusal ve özel çıkarlar arasında hatalı harmoniye yol açıyor. Kifayetsiz muhteris olduğundan %29,5 Ömer’in hesap edemediği bu nokta onun başının belası oldu, az kalsın seçimi kaybediyordu. Ders almış mı? Kesinlikle hayır. Bunu son meclis toplantısında İyi Parti’nin kendi adayını belirlemesine izin vermeyerek gösterdi. Demokrasi resmen katledildi son meclis toplantısında. Yazıklar olsun!

Lafı çok dağıttık, hemen toparlayalım; %29,5 Ömer çeşitli baskı güçleri oluşturarak Kuşadası üzerinde sistematik bir hegemonya kurmak, tıpkı Türkiye'de Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı gibi Kuşadası'nda muhalefetsiz, tek boyutlu bir Kuşadası oluşturmak için mücadele ediyor. Amaç iktidarını pekiştirmek ve sürdürebilmek. Bunun yegâne panzehiri ise eleştirel ve diyalektik bir tavır ile her türlü baskı ve tahakkümü reddetmektir. Halka ve özellikle STK’lara düşen görev budur. Elbet bir de halkın mecliste muhalefet görevi verdiği başta İyi Parti olmak üzere Ak Parti ve MHP’nin teslim olmadan, hakkıyla muhalefet yapmasına Kuşadası halkının gerçekten çok ihtiyacı var.

Sağlıcakla kalın…