Geçen hafta Gaziantep’te 4 yaşındaki minik Asiye Ateş’in yetiştirilmesi yasak olan pitbull cinsi iki köpeğin saldırısına uğraması üzerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın belediyelere çağrı yaparak sokak köpeklerinin sokaklardan alınmasını istemesi üzerine yaşananlar, her hayvan sever gibi beni de endişeye sürükledi. AKP’nin yönettiği pek çok il ve ilçede sokak köpekleri aniden ortadan kaybolmaya başladı. Akıbetlerini kimse bilmiyor. Ülkedeki hayvan severler haklı olarak endişe duyuyor. Kuşadası’nda yaşadığım için kendimi şanslı hissettiğimden olsa gerek bu yazıyı kaleme almak istedim. Çünkü havyan sever bir gazeteci olarak Kuşadası’nda sokak hayvanlarına yönelik uygulamalar gerçekten örnek olacak türden. Sebebi ise sokak hayvanlarının hamiliğine soyunan Belediye Başkanı Ömer Günel.
Şehremini, yani şehir emini, Osmanlı döneminde şehir emanetinin başında bulunan kimse, belediye başkanı anlamında kullanılan bir kelimeydi. Yani belediye başkanı, şehrin emanet edildiği kişidir geleneksel anlayışa göre. Bu güzel kelime ne yazık ki artık kullanılmıyor. Oysa ne derin bir anlamı var. Belediye Başkanı demek şehre sahip çıkan kişi demektir. Belediye Başkanı o kentte yaşayan insana, kentin sokağına, meydanına, kaldırımına, ağacına, yeşiline sahip çıkar. Yetmez, belediye başkanı o kentin hayvanlarına da sahip çıkar. En azından olması gereken budur. Burada anahtar kelime; “sahip çıkmak”tır. Belediye başkanı elbet kentin sahibi değildir, çünkü kentin sahibi o kentte yaşayan insanların tamamıdır. Ama belediye başkanı kentine sahip çıkar, çıkmalıdır.
Son 25 yılda kentine yeterince sahip çıkan bir belediye başkanı pek görmemiştik maalesef. Fakat pek çok konuda olduğu gibi Ömer Günel bu konuda da ezber bozuyor. Gerçek bir şehremini gibi davranıyor. Kentine, kentlisine, sokağına, ağacına, sokak hayvanına sahip çıkıyor. Seçim öncesi sokak hayvanları ile ilgili verdiği sözleri birer birer yerine getiren Ömer Günel, şimdi de kediler için hastane yapıyor. Sırada köpekler için yapacağı hastane var. 2 havyan ambulansını (Haybulans) zaten devreye sokmuş, ayrıca Kuşadası’na hayvan mezarlığı yapmıştı. Hatırlanacağı üzere seçimin hemen ardından faytonları kaldırıp atları kurtarmış, Türkiye’ye örnek olmuştu. Faytonlarıyla ünlü İstanbul Adalar Belediyesi bile Kuşadası’nı örnek almış ve faytonları kaldırmıştı.
Ömer Günel daha sonra yasa ile Aydın Büyükşehir Belediyesine geçen Kuşadası Evcil Hayvan Rehabilitasyon Merkezi’ni istedi ve protokol ile geri aldı. Buna şaşırmış ve açıkçası Ömer Günel’in aklından zoru olduğunu düşünmüştüm, çünkü başka bir belediye başkanı olsa “oh ne güzel, yeni yasa sokak hayvanları derdinden bizi kurtardı” diye sevinirdi. Fakat Ömer Günel tam tersini yaptı ve sokak hayvanlarının sorumluluğunu seve seve üzerine aldı. Şimdi anlıyorum ki hayvanları gerçekten sevdiği için yapıyor bunları. Kentine ve kentlisine nasıl sahip çıkıyorsa, kentinin sokak hayvanlarına da sahip çıkıyor. Çoğu büyükşehir belediyesinde tek bir veteriner bile çalışmazken, bugün Kuşadası Evcil Hayvan Rehabilitasyon Merkezi’nde 4 veteriner ve 5 veteriner teknisyeni çalışıyor; yani tam 9 uzman personel.
Aslında sokak hayvanları son yıllarda Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri haline geldi. Özellikle Kuşadası gibi sahil kentleri büyük sıkıntı içinde. Yazlıkçılar Kuşadası’na gelirken çocukları için aldıkları yavru köpekleri yaz sonunda Kuşadası’nda sokağa bırakıp gidiyor. Bazı uyanık belediyeler topladıkları sokak hayvanlarını gizlice Kuşadası’na getirip gece yarıları sokağa bırakıyor. Kuşadası’ndaki sokak hayvanları sürekli kısırlaştırılmasına rağmen ilçedeki kedi ve köpek nüfusu durmadan artıyor.
Gazeteci Yılmaz Özdil de önceki akşam bir internet kanalında katıldığı programda bu soruna dikkat çekerek, Türkiye’nin ve sahil kentlerinin bitmek tükenmek bilmeyen trajedisi olarak tanımladı. Sadece İstanbul’da 1 milyon sokak köpeği olduğunu söyledi. Acaba Kuşadası’ndaki sokak köpeği ve kedisinin sayısı ne kadar? Bu konuda bir istatistik var mı bilmiyorum. Sanırım bu rakam on binlerle ifade edilecek seviyede. Bu kadar büyük bir sokak hayvanı nüfusu ile başa çıkmak hiç kolay değil. Aslında bu büyük sorunla belediyeler tek başına başa çıkamaz. Ama Kuşadası’nda Ömer Günel’in hayata geçirdiği sokak hayvanlarına yönelik uygulamalarla önemli bir iyileşme yaşandığı gerçeği de önümüzde duruyor. Belediye Başkanı Günel, yakında belediye bünyesinde Veteriner Hizmetleri Müdürlüğü kurarsa gerçekten hiç şaşırmayacağım. Kaldı ki bence kurulması da gerekir.
Bu sorunun tek çözümü kısırlaştırmak, sokak hayvanı sayısını kontrol edilebilir seviyelere indirmek. Bunun tek gerçek çözümü de Ömer Günel’in uyguladığı sokak hayvanlarına yönelik samimi uygulamalar. Ömer Günel, herkese gerçek hayvan severliğin sosyal medyada yavru kedi ve köpek fotoğrafı paylaşarak ya da sadece mama ve su verip vicdan rahatlatarak değil, gerçekten sahip çıkarak yapılacağını gösteriyor. Sadece kentine, kentlisine değil, kentinin sokak hayvanlarına da sahip çıkıyor. Bu konuda Kuşadası’nda yaşayanlar olarak üzerimize düşeni yapmalı, Belediyle Başkanı Ömer Günel’e destek vermeli ve sokak hayvanlarını sorun olmaktan çıkarmalıyız diye düşünüyorum. Haksız mıyım?