Zır cahil ortamında katliam ülkesi olduk

Zır cahil tarikat iklimi Türkiye’yi bir katliam ülkesine dönüştürdü. Türkiye'de kadınlar boğazlanıyor, ağaç ve orman katliamı yapılıyor, hayvanlar katlediliyor

Türkiye’de ilk kez tarihçi Emrah Sefa Gürkan bu terimi kullanmış olsa da aslında oldukça eski bir Fransız deyimi olduğunu öğrendim: “Mediocrite partout” yani vasatlık her yerde! Son zamanlarda Türkiye’de yaşananlar sosyolojik açıdan bu vasatlıkla açıklanmaya çalışılıyor. Katılmıyorum. Çünkü vasat, yani ortalama bile şimdiki zır cahil iklimin çok üzerinde. Resmen dibe vurmuş durumdayız.

Ülke olarak tarihsel hastalığımız olan cehalet ve yolsuzlukla savaşıyoruz. İş artık geri dönülmez noktaya geldi. İktidar üniversite sayısını 208’e çıkardık diye övünüyor, ama gel gör ki o üniversitelerin içinde bilim yok, araştırma yok, doğru dürüst hoca yok, hatta doğru dürüst öğrenci yok! Dünyadaki ilk 500 üniversite içine tek bir tane bile sokamamışız. Diplomalı cahiller sürüsü yetiştiriyoruz. Yola cahiller sürüsü olarak devam ediyoruz. Kendimi bu sürüden ayırdığımı sanmayın sakın.

Toplumda kültür yok, sanat yok, felsefe yok. Tarih bilmeden tarihiyle övünmek bizde. Tarih, siyaset alanına hapsedilmiş ve fanatik taraftarlık haline gelmiş. Fesli bir delinin uydurmalarını ‘gerçek’ tarih sananlar var. Mesela din bilmeden din alimi olanlar var bu ülkede ve her gün dini istismar ediyorlar, ceplerini dolduruyorlar. Hepsi zır cahil tarikat ikliminin sonucu.

İşte bu zır cahil tarikat iklimi Türkiye’yi bir katliam ülkesine dönüştürmedi mi? Bu yüzden her gün insanlar, ama özellikle kadınlar boğazlanıyor, sürekli ağaç ve orman katliamı yapılıyor, doğa ve hayvanlar katlediliyor, kentlerin ırzına geçiliyor. Vasatlığın çok ama çok altına düştük çoktan. Haksız mıyım?

İşin kötüsü Türk aydını, Amerikan sömürgeciliği ve kırsal kültür tarafından esir alındı. Türkiye maalesef tam bir ahlaki ve entelektüel iflas yaşıyor. Aydınlar toplumu saran ahlaki çöküntüyü sanki normal bir olguymuş gibi izlemekle yetiniyor, ses çıkarmıyor.

Tüm bu yaşananların hem sebebi hem sonucu olan siyaset kurumu ise çoktan iflas etti. Daha 20-30 yıl önce ‘ne vasat siyasetçi’ diye eleştirdiklerimizi mumla arar olduk. Birini bulsak herhangi bir üniversitenin siyasal bilimler bölümüne doğrudan profesör olarak atayacağız yeminle. Şimdinin iyi siyasetçisi, geçmişin kötü siyasetçisinden bile kötü. Zır cahil tarikat iklimi olumsuz anlamda kullanılan vasatlık her yerde deyiminin anlamını bile değiştirdi. Vasatı arar olduk. Vasatsa iyidir noktasındayız artık. Öpüp başımıza koyacağız neredeyse.

Koskoca ülkede bürokrasi liyakatsiz cahillere emanet. Eğitim çökmüş, ekonomi bitmiş. Varsa yoksa hamaset, algı yönetimi. Gerçeği herkes görüyor. Ama işine gelmeyenler sesini çıkarmadığı için bu cehalet iklimi maalesef devam ediyor. İktidar kötü de muhalefet iyi mi diye sorarsanız; onların hali iktidardan da beter. Bu güzel ülkeye yazık oluyor, hem de çok yazık!